1980 darbesini 28 şubat sürecini 15 Temmuzu yaşadım. İş hayatına atıldığım günden bu güne kadar; 1994-2001-2008 krizlerini gördüm. 2000’ yıllarda çalıştığım holdingin sahibi olduğu bankaya el konulması sonucunda yaşanan sıkıntılara ve bulunan çıkış yollarına çözümlere şahit oldum.
Her 8-10 yılda bir, ya darbe yada ekonomik kriz yaşıyor hepsini de atlatıyoruz. Bunu da atlacağımıza inanıyorum. Önemli olan bulunduğumuz coğrafyanın ve ülkemizin gerçeklerini görüp krizlere ne kadar hazırlıklı olduğumuz, neler yapmamız gerektiğini bilmemiz.
Kriz var diyerek başını kuma gömmek içe kapanmak çalışmayı yavaşlatmak/durdurmak çözümden çok sorunu büyütür.
Bizler geleceğe odaklanarak “cek-cak” ile yaşıyor ve hep bekliyoruz. Yılbaşı geçsin, Ramazan geçsin, Bayram geçsin, Seçim geçsin, kriz geçsin iyi olacak işler açılacak umuduyla yaşıyor, yapa-cağız, ede-ceğiz düzelecek diye düşünerek kendimizi kandırıyor sonunda ya küçülüyor yada yok olup gidiyoruz.
Krizi atlatabilir, yara almadan çıkabilir hatta büyüyerek çıkabiliriz yeter ki doğru yönetelim. Yeter ki doğru stratejiler üreterek doğru adımlar atalım.
Bu yaşadığımız ne ilk kriz nede son kriz olacak.
Hep birlikte neler yapılacağına bakıp çözüm yolları aramalıyız. Suçlu aramak, bahaneler bulmak zamanı değil çözüm bulmak mücadele etmek zamanı...
Bu ülke bizim, hepimizin...